Röportajlar

Sibel Zaloğlu’nun “GÜÇ SENDE” adlı ilk kişisel gelişim kitabı, 36.Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nda gerçekleşen imza gününde okurlarıyla buluştu.

sibel-zaloglu-nun-guc-sende-adli-ilk-kisisel-gelisim-kitabi-36-uluslararasi-istanbul-kitap-fuari-nda-gerceklesen-imza-gununde-okurlariyla-bulustu

Sibel Zaloğlu ile “GÜÇ SENDE”
Sibel Zaloğlu, 2017 Şubat ayında yayımladığı ilk kitabı GÜÇ SENDE’yi hangi duygularla yazdığını bizler için anlattı.

Sibel Zaloğlu ile “Güç Sende” adlı ilk kitabını ve yazarlık hakkında konuştuk… Zaloğlu, aslında ilk kitabının “Perakendede Neler Oluyor?” adlı kitabı olduğunu, fakat yayımlatmadığını, daha sonraki yıllarda yayımlatacağını söylüyor. Neden şimdi değil dediğimizde, “Sonra” demekle yetiniyor. Sırada yayımlanacak ikinci kitabının olduğunu, üçüncü kitabının da tamamlanma aşamasında olduğunu belirtiyor.

– Bize biraz kendinizden söz eder misiniz?

Perakende sektöründe uzun yıllardır İnsan Kaynakları, Eğitim Müdürü, İş Geliştirme ve Planlama Direktörü ve Danışmanı olarak çalışmaya devam ediyorum. Evli ve bir kız çocuğu annesiyim. Tüm bunların yanı sıra; Yaşam Koçluğu yapıyorum. NLP uzmanıyım. Ayrıca oto hipnoz çalışmalarım da bulunuyor.

Çeşitli danışmanlık firmalarında danışman ve eğitim uzmanı olarak aktif görev almaktayım. ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi Tetkikçi ve Baş Tetkikçi, BAŞ DENETÇİ belge sahibiyim. Perakende satış alanında usta öğretici belgem mevcut. İş Sağlığı ve Güvenliği ön lisans mezunuyum. Aston American Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu olup, İşletme Birleşik Yüksek Lisans ve Doktoramı yapmaktayım.

Çeşitli sosyal sorumluluk projelerinde çalışmaktayım. Çeşitli sektör dergilerinde editörlük ve genel yayın yönetmenliği tecrübelerim var.

Kişisel gelişim alanında yazdığım ilk kitabım “GÜÇ SENDE” ve yine bu alanda kitaplarımı yazmaya devam ediyorum.

 

– Kitaplarınızı ne kadar sürede yazıyorsunuz? Başka bir deyişle bir kitabın  ortaya çıkması ne kadar sürer?

Buna kesin bir yanıt vermem gerçekten zor. Her kitabın kendi süresi var. Bunu belirlemenin, süre vermenin zor olduğuna inanıyorum. Ama kendi açımdan baktığımda, çok uzayan işleri sevmediğim için 6-7 ayı geçmemesi gerektiğini söyleyebilirim.

 

– Yazmaya nasıl başlarsınız?

Konu bulmak bambaşka bir iş. Yazmak istediğiniz konuyu buluyorsunuz ama konu sürekli değişiyor. İlk sayfalar tamamlanmadan siliniyor. Onun için ilk sayfaları yazmak benim üç-dört ayımı aldı. İlk sayfaları yazarken, bir taraftan da çeşitli notlar aldım. Notları eleyerek kitabımı yazmaya devam ettim. Yaklaşık bir ay hiçbir şey yazamadım. Dondum kaldım adeta. Hatta çok sinirlendim. Moralim bozuldu. Uzun günlerden sonra, yine çalışma masama oturduğumda satırlar peş peşe dökülmeye başladı. İşte bu büyük bir haz.

 

– GÜÇ SENDE’den biraz bahseder misiniz?

Aslında GÜÇ SENDE bambaşka bir konuyla başlamıştı. Sonra konular değişti, değişti, tüm yazdıklarımı defalarca sildim. En son yaşam koçluğu ve Nlp eğitimlerimden esinlenerek, ortaya kişisel gelişim konulu, özünde yaşam koçluğu yatan bu kitap ortaya çıktı. İnsanları çok seviyorum. Mutsuz ve yaşamdan zevk almayan, yaşama sevinci olamayan insanları etrafımda gördükçe mutsuz oluyorum. Doğduğumuz gibi ölümle de er geç sonuçlanacak hayatımızda yaşam sınavımızı verirken, diğer insanların da yaşamlarına saygı duyarak, mutlu olarak yaşamalarını sağlamak için, bu kitabımda okuyucularıma içimden geldiği şekilde yaşam koçu olarak yardımcı olmak, destek olmak istedim. İnşallah başarmışımdır. Bir kişinin bile ruhuna dokunabilmek benim için çok önemli.

 

– Yazmak yetenek işi midir? Öğrenilebilir mi?

Bence ilkokul sıralarında oluşan bir tutum, yetenek. İlkokul birinci sınıfta kendi yazdığım 23 Nisan adlı beş kıtalık bir şiirim vardı. Bu şiirle Zonguldak ilinde dereceye girmiştim. Sonrasında okul yıllarımda hep gelişti bu süreç.Türkçe ve edebiyat, özellikle kompozisyon derslerinde oldukça başarılı bir öğrenciydim.

Kısacası “Ağaç yaşken eğilir” atasözüne inanıyorum.

 

– Türkiye’de kitap yayımlamak zor mudur?

Bu soruya cevabım hem kolay, hem zor! Kolay dedim; çünkü o kadar çok işini tam yapmayan yayınevi var ki… Bunlara yanlışlıkla veya bilmeden kapılırsanız kitabınız basılır ama basit, kuralsız ve okuyucuya bir şey vermeyen bir kitap çıkar karşınıza. Okurlarla buluşmaz, tanıtımınız yapılmaz. Hem kitabınız çıkacak diye uzun tarihler beklersiniz, hem de paranızdan olursunuz…

Zor dedim; çünkü iyi bir yayınevi bulup, kitabınızı yayımlatıp, tanıtımını yapmak, geniş kitlelere ulaştırmak ve sizi tatmin etmesi çok zordur. Mutlaka iyi bir yayıneviyle çalışmalısınız. Kendiniz de tanıtımı için gerçekten çaba sarfetmelisiniz.

Kısaca kitabın okura ulaşması gerek. Kitabınızın niteliği kadar yayınevine de bağlı. Eğer yayıneviniz üzerine düşeni eksiksiz yaparsa, kitabınız iyi dağıtılıyor, eleştirmenlere gönderiliyor, reklâmı yapılıyor. Yoksa siz ne kadar iyi yazarsanız yazın, okuyucuya ulaşamadıktan sonra, yaptığınızdan bir tek sizin haberiniz oluyor. Bir de yakın çevrenizin. Bu da hele ki yeni yazar için hayal kırıklığı…

 

– Dediğiniz gibi yayınevi çok önemli. Peki, buna nasıl karar vereceğiz?

Birçok yayınevi var. Hepsinin ayrı ayrı tarzları var. Diğer yazılan, basılan,  yayımlanan eserlerin yayınevlerine bakın. Araştırın. Tanıtımlara bakın. En önemlisi ne istediğinizden, ne kadar insana, kimlere ulaşmak istediğinizden emin olun. “Kitabınızdan beklentiniz nedir?” Bu sorunun cevabını önce kendinize verin. Sonra yayınevine karar verin.

 

– Kitap yayımlamaktaki amacınız para kazanmak mı?

Yazar olarak bildiğim kadarı ile geçinmek zor. Ben para kazanmayı başlangıç olarak hiç düşünmedim ve uzun yıllarda düşünmüyorum.

 Fakat verilen emek paraya dönüşür, en azından basım  maliyetlerini çıkarırsa çok iyi olur. Sonrasında yazmak, üretmek daha çok haz verir bence.

 

KUTU

“Kitabımın ön sözü ile bitirelim değerli röportajımızı”

Bazen bizleri yolumuzdan alıkoyan ayağımıza takılan taşları bilerek kabulleniyoruz. Hemen küsüyoruz hayata… Hatta dünya başımıza yıkılıyor sanki. Yada ne yapacağımızı bilemiyoruz. Nasıl yol alacağımızı… Belki de ne istediğimizi hayattan. Bazen yalnız hissediyoruz kendimizi. Gizli bir güç olsa da yardım etse bize, harekete geçirse bizi diye bekliyoruz. Böyle olsa, ne güzel olurdu değil mi?

Belki satırları okudukça bir çoğunuz yaşam yolunda yeni sayfalar açacaksınız. Mutluluk kapılarının aslında çok zor açılmadığını göreceksiniz…

“Güç Sende”yi keyifle okumanız ve yaşamınızda tertemiz, başarı dolu, güzel sayfalar açmanız dileklerimle; sevgiyle kalın…

 

 

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen kapatıp sayfayı yenileyin.