İstanbul Ticaret Borsasının düzenlediği Borsa Meydanı toplantılarında bu ay baklagiller ele alındı. Toplantıya bir video mesaj ile katılan Dünya Bakliyat Konfederasyonu Başkanı Cindy Brown, küresel sorunlara dikkat çekerek, “Eğer her gün yenebilecek, besleyici, uygun fiyatlı ve çevre dostu bir gıda arıyorsak, cevap bakliyattır. Bakliyat bir sürdürülebilirlik modelidir” dedi.
İstanbul Ticaret Borsasının, Güvenilir Ürün Platformunun desteğiyle düzenlediği “Borsa Meydanı’nda Sektörler Konuşuyor” toplantılar serisinde bu ay bakliyat sektörü konuşuldu. “Geleceğin Gıdası: Baklagiller” başlığı ile gerçekleştirilen etkinliğe bir video mesaj ile katılan Dünya Bakliyat Konfederasyonu Başkanı Cindy Brown bakliyat konusunda önemli tespitlerde bulundu. Gıda güvensizliği seviyesinin, Covid-19, iklim krizi, tedarik zincirinin bozulması ve küresel anlaşmazlıklarla arttığını belirten Brown, baklagillerin bu sorunun çözümünde kilit önemde olduğunu söyledi. Cindy Brown, “Bakliyat yetiştirirken topraktan sadece almayız. Toprağa bir şeyler de katarız. Eğer her gün yenebilecek, besleyici, uygun fiyatlı ve çevre dostu bir gıda arıyorsak, cevap bakliyattır. Süregelen gıda krizinin ihtiyaçlarını karşılamak ve bunun da fazlasını yapmak için besleyici, sürdürülebilir ve ekonomik olarak sağlam bir gıda sistemi inşa etmemiz ve devamlılığını sağlamamız hiç bu kadar önemli olmamıştı. Bakliyat, hayvanlar ve soyadan daha az su isteyen bir sürdürülebilirlik modelidir” şeklinde konuştu.
Baklagil üretiminde doğal kaynak maliyetinin düşüklüğüne dikkat çeken İstanbul Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hakkı İsmet Aral “Baklagiller, üretim aşamasında diğer protein kaynaklarına göre daha az enerjiye, suya ve gübreye ihtiyaç duymasına rağmen, protein, vitamin ve lif bakımından çok zengin besinlerdir. Bakliyatlar, birim protein başına büyükbaşa kıyasla 20 kat, kümes hayvanlarına kıyasla ise 3 kat daha az sera gazı emisyonu üretirler. Bu nedenle bakliyatlar alternatif değil, insanlık için temel besindir. Sürdürülebilir bir dünya için ise alternatifsiz besinlerdir” dedi.
Ulusal Baklagil Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı ve Mersin Ticaret Borsası Başkanı Abdullah Özdemir, baklagillerin Türkiye için önemine işaret ederek, “Anadolu birçok baklagilin anavatanı. 1980’ler ve 1990’larda dünyanın önemli üretici ve ihracatçılarının başında geliyorduk. Şu anda ise çok gerilerdeyiz. Dünya bakliyat ihracatındaki payımız yüzde 20 iken bugün yüzde 3. Potansiyelimiz var, çok daha iyi yerlerde olabiliriz. Havza bazlı desteklemeyle bakliyat üretimini, bilinçlerdirme çalışmalarıyla tüketimini artırmalıyız.” dedi.
Küresel Bakliyat Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Andaç Kolukısa konuşmasında küresel gıda fiyatlarına değinerek, “Pandemi sürecinde artan gıda fiyatlarında gevşeme bekleniyor. Finansal sıkışma, yüksek enflasyon, arz talep dengesizliği ve navlun fiyatlarındaki düşüş gıda fiyatlarında gevşemeyi sağlıyor. Bakliyat bu süreçten diğer ürün gruplarına göre daha az etkilendi. Bakliyatta türev ürünlerin geliştirilmesine hız vermeliyiz” şeklinde konuştu.
PAKDER Tarım Ürünleri, Hububat, Bakliyat İşleme ve Paketleme Sanayicileri Derneği Başkanı Haluk Akyürek, pandemi sürecinde bakliyatın öneminin arttığını belirterek, “Bakliyatta üretim maliyetlerinin yüksekliği ve üreticinin istenen geliri elde edememesi ekim alanlarını düşürüyor. Ekilmeyen alanlarımız çok büyük. Bu alanların bakliyat üretimiyle değerlendirilmesi için destekler verilmeli” dedi.
Reis Bakliyat Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, baklagillerin hem toprağı, hem de insanı besleyen bir ürün olduğuna dikkat çekerek, “Ekildiği toprağı zenginleştiren bu ürünlerin iyi değerlendirilmesi lazım. Hem en ucuz, hem en iyi protein kaynakları olmasının yanında baklagiller probiyotik özellikleri dolayısıyla çok sağlıklı. Sadece üretimini değil tüketimini de artırmamız, toplum sağlığı açısından çok önemli. 1980’lerde TRT televizyonlarında mercimek tarifleri veriliyordu. Bu tip çalışmalar yapılmalı” şeklinde konuştu.
İstanbul Ticaret Odası Meclis Üyesi Tevfik Dinçer yaptığı konuşmada bakliyat üretiminin artırılması için yapılması gerekenleri sıralayarak, “Dünya standartlarında verimlilik esaslı üretim yöntemleri uygulamalıyız. Sulama altyapısını geliştirmeli, tarım alanlarının niteliğini korumalı, bilinçsiz gübre ve ilaç kullanımını engellemeli, sertifikalı tohum kullanmalı, arazileri etkin biçimde toplulaştırmalı, çiftçileri eğitmeli ve destekleri artırmalıyız” dedi.
İstanbul Ticaret Borsası Meclis Üyesi Şemsettin Memiş yaptığı konuşmada bakliyatta ihracat yasaklarının bulgur, mercimek ve nohut gibi çok üretilen ürünleri de kapsamasının sorun yarattığını belirterek, “İhracat yasakları piyasa fiyatlarında dengeyi bozuyor. Bunun sonucunda da üretimin sürdürülebilirliği aksıyor. Çiftçi bir yıl ekiyor, bir sorun çıktığında ertesi yıl ekmiyor. Sonuçta sürdürülebilir bir üretim süreci oturtamıyoruz” şeklinde konuştu.
İstanbul Ticaret Borsası Bakliyat Meslek Komitesi Başkanı Mahmut Özdemir havza modeli desteklemenin Türkiye için önemine dikkat çekerek, “Havza modeli destek büyük umutlar doğurmuştu. Ancak etkin biçimde uygulanmıyor. Tüm bölgelerde, hatırsız, gönülsüz ve tavizsiz biçimde uygulanmalı. Ayrıca yüksek enflasyon dolayısıyla kurumsal firmaları bekleyen sermaye erimesi sorununa da dikkat çekmek istiyorum” dedi.