Sorun var ama çözümsüz değil!
Bir gün Napolyon düşman askerlerinden kaçarken, bir bakkal dükkanına girmiş, bakkala hemen kendisini saklamasını emretmiş.
Bakkal da Napolyon’u uygun bir yere saklayıp, biraz sonra gelen düşmanları da;
– “Az evvel biri koşarak şu tarafa kaçtı.” diye savuşturmuş.
Nihayet biraz sonra Napolyon’un muhafızları yetişmişler. Bakkal ömründe bir daha karşılaşamayacağı Napolyon’a sormuş;
– “Efendim, af buyurun ama merak ettim, ölümle bu denli burun buruna gelmek nasıl bir duygu?”
Napolyon birden öfkelenmiş ve
– “Sen kim oluyorsun da benimle böyle dalga geçercesine konuşabiliyorsun?” diye bağırmış.
Hemen askerlerine, adamcağızı kurşuna dizmelerini emretmiş. Askerler bakkalın gözünü bağlayıp, karşısına dizilmişler. Mermiler namlulara sürülmüş, artık ‘ateş’ emri verilecek… Adam içinden “Ah, ne yaptın sen? Şimdi ölüp gideceksin!” diye düşünürken, arkadan bir çift el uzanmış, gözündeki bağı açmış. Karşısında Napolyon varmış. Tek cümleyle cevaplamış Napolyon:
-“İşte böyle bir duygu! ”
Yaşayarak öğrenmek, bedeli en yüksek öğrenme biçimidir. Ama en kalıcı olanıdır ve getirisi en yüksek olandır. Tecrübedir getirisi… Ve tecrübeyi yaşamaktan başka edinme yolu yoktur…
Perakendeye yeni başlayanlar için zor olsa da yıllardır perakendede olan yerel zincire dönüşmüş perakendeciler için çok karlı bir beş ay geçtiğini söyleyebiliriz. Hayat pahalılığı çok yüksek olsa da çoğu perakendeci bu durumu fırsata çevirmiş görülüyor. Çoğunluğu yerel marketlerden oluşan İstanbul Perder üyeleri de Tarım ve Orman Bakanlığı ve Et ve Süt Kurumu ile yaptığı anlaşma ile İstanbul Perder üyelerinin yaklaşık 2000’i aşkın marketlerinde ithal et satmaya başlamasıyla birlikte, kıyma kg. 190 TL, kuşbaşı et ise 210 TL fiyattan satılmaya başladı. Bu fiyat seçim sonuna kadar devam edecek gibi görünüyor. Böylece Et ve Süt kurumu marketleri ve Tarım Kredi marketleri arasındaki et fiyatlarındaki uçurumda büyük ölçüde kapanmış görünüyor. Yerel marketleri mutlu eden bu anlaşma geçimini sadece Kasaplık yaparak kazanan küçük esnafı mutsuz etmiş görünüyor. Kasaplar “biz onlarca ürün satmıyoruz, sadece et satıp geçimimizi sağlıyoruz. Esas ithal etin bize verilmesi lazım, bu haksız rekabete yol açıyor” diyerek, Tarım ve Orman Bakanlığından bu haksızlığı giderme talepleri kabul edildi. Başlangıçta sadece Et ve süt kurumu etrafında bulunan kasaplarda bu satışlara başlanacak gibi görünüyor. Herkesin merakı taşıma su ile değirmenin ne kadar döndürüleceği.
Hayvancılığa destek vermeden ithalat ile tüm sorunun çözülemeyeceği görünüyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı et ithalatına başladığında önce Et ve Süt kurumu mağazalarında satışa başlandı, sonra tarım kredi marketlerinde, sonra 3 harfli discount marketlerde, daha sonra ise İstanbul Perder üyesi marketlerde devam ediyor. Kasapların da bir kısmı başlamak üzere, şu anda bunun nereye kadar gidip gideceği belli değil. Acil çözüm bulunması gerekiyor. Çözümü de yerli besiciye destek vermekten geçiyor.
Son söz; et sıkıntısı ilk altı ayda azalacak, fiyatlar düşecek gibi görünmüyor. Yetkililer tarafından gelecek için önümüzdeki günlerde doğru hamleler yapılmasını bekliyoruz. Sorun var ama çözümsüz değil.